Mart29 , 2024

Fotoğrafta kompozisyon

İlgili Yazılar

‘Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası’

Akbank Sanat’ın yeni sergisi ‘Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası’,...

Seyahatte harika fotoğraf çekebilmeniz için ipuçları

Uzun bir aradan sonra tekrar sizlerle bir arada olmanın...

Pinokyo’nun Müzikal Masalı CRR’de!

141 yaşındaki küçük ahşap kuklanın masalsı dünyası yeniden canlanıyor....

“O filmleri izlerken eski, güzel günleri hatırlıyoruz”

Yeşilçam filmlerinin “dürüst, vefakar aile babası” rolüyle zihnimize kazınan...

PAYLAŞMAK GÜZELDİR!

Baktığımızda bizi çarpan fotoğraf karelerinin sırrı, altın oranı çok iyi yakalamalarında. Peki, kompozisyonda altın oranın önemi nedir? Bu oranı yakalamanın püf noktaları nelerdir? Fotoğraf sanatçısı Serhan Akın, bu soruları cevaplarken doğru kadraj için aklımızda tutmamız gerekenleri de anlatıyor.

YAZI VE FOTOĞRAFLAR: SERHAN AKIN

Tekrardan merhaba! Umarım yazınız keyifli geçiyor ve güzel kareler yakalıyorsunuzdur. Bu sayımıza kadar olan yazılarımda sade bir şekilde fotoğrafın teknik öğelerini anlatmaya çalıştım. Teknik eksikliklerimizi tamamladığımıza göre artık geriye ne göstermek ve ne anlatmak istediğimiz kaldı. Hazırsanız fotoğrafta kompozisyon konusuna geçiyoruz!

Kompozisyon nedir?

Kompozisyon, anlatmak istediğimiz konuyu fotoğraf karesinde göstermektir. Kompozisyonun en önemli öğesi de doğru kadrajdır. Makinemize ne kadar hakim olursak olalım, teknik yönümüz ne kadar gelişmiş olursa olsun, yanlış kadraj fotoğrafı berbat edebilir. Bazılarımız doğuştan şanslıyız, Allah bize çok iyi göz vermiş olabilir ve kadraj kurallarını bilmeden de içgüdüsel olarak doğru kadrajı yakalayabiliriz. Ancak yine de mükemmele yakın kadrajı yakalamak için kadraj kurallarını bilmemiz çok önemlidir. Benim gibi doğuştan iyi bir göze sahip olmayanların da morali bozulmasın çünkü büyük bir çoğunluğumuzun gözü geliştirebilir.
Doğru kadrajın sırrı, “altın oran”dır. Altın oran, sadece fotoğrafın değil, bütün görsel sanatların hatta yaradılıştaki estetiğin özüdür. Çünkü kainat, belli bir matematik ve geometri üzerine yaratılmıştır. Altın oran, 1/3’tür. Dikkat ederseniz yeni fotoğrafçıların (kendim de dahil), fotoğrafa ilk başladıkları zamanlarda objeyi ortalama gibi bir çaba içine girdiğini görürsünüz. Nedense beynimiz, her şeyi ortalarsak daha simetrik, daha iyi bir sonuç çıkar gibi bir yanılsama içine girer. Bu durumda sonuç, estetik açıdan güzel değildir. Tabii, bazı durumlarda objenin şekli nedeniyle veya obje karşıdan bize bakıyorsa (obje) ortalanabilir. Bu konuya da “Altın oran nasıl kullanılır?” sorusunu açıkladıktan sonra değineceğim.


Şimdi, kadrajdan baktığınızda gördüğünüz görüntünün altı eşit parçaya bölündüğünü düşünün. Tabii ki bunu görmeden hayal etmeniz çok zor, o yüzden size bu şekilde bölünmüş kılavuz çizgileri çekilmiş bir fotoğrafımı paylaşıyorum Bu fotoğrafta teleobjektif ile çekilmiş bir martı görseli görüyoruz. Çizgilerin kesiştiği noktalar, gözümüzün dikkatini çeker ve ilgi merkezi olarak adlandırılır. Bu noktalara yakın yerleştirilen objeler göze daha estetik ve dengeli gözükür. Bu fotoğrafta ilgi merkezi olarak martının gözünü kullanmak istedim ve gözünü, sol üst taraftaki ilgi merkezine gelecek şekilde konumlandırdım. Hayvan veya insan portresi çektiğimiz zaman gözü birebir bu noktaya denk getirmek zorunda değiliz; çekilen açıya göre gözü, bu noktanın üzerine veya altına da denk getirebiliriz.
İkinci fotoğrafta ise bir manzara çalışmamı görüyoruz. Burada öne çıkarmak istediğim Ayasofya Camii olduğundan bu sefer Ayasofya Camiini sağ tarafta bir bölü üç oranında konumlandırdım. Kompozisyonda bölgenin tarihi zenginliğini de göstermek için arka planda Sultanahmet Camii de aldım. Kompozisyona ilave olarak ufuk çizgisinin de yine sağ alttan bir bölü üçe yakın oranda konumlandırıldığını görüyoruz.

Peki, hangi durumda objeyi ortalamalıyız?

Bunun için de sizinle bir Galata Kulesi fotoğrafımı paylaşıyorum. Galata Kulesi, dikey ve silindirik bir yapıdır. Nereden görürsek görelim, bize karşıdan bakar. Bu sebepten fotoğrafın ortasına yerleştirmek için ideal bir yapıdır. Yine de bu karede altın oranı bir şekilde görüyorsunuz. Kulenin önündeki binaların, fotoğrafın alt kısmında yine bir bölü üç oranına yakın gelecek şekilde yerleştirildiğini görebilirsiniz. Aynı şekilde, bir insan çekeceğimiz zaman da çekeceğimiz kişi, bize vücudu dönük şekilde, direkt karşıdan bakıyorsa fotoğrafın ortasında konumlandırılabilir. Eğer fotoğrafa yeni başlamışsanız ve hayalinizde bu çizgileri oluşturamıyor, objeleri bir türlü altın orana oturtamıyorsanız moraliniz bozulmasın. Dijital makinelerde, vizör harici ekrandan çekim yaparsanız bu kılavuz çizgiler ekrana yansıtılabilir. Bu çizgiler “Grid” olarak geçer ve her makinede bunları göstermenin yolu farklıdır. Kullanma kılavuzunu okumanızı tavsiye ederim. Başlangıçta bu yolu kullansanız da tecrübe edindikçe fotoğraf çekerken vizörü kullanmanızı ve altın oranı hissetmenizi tavsiye ederim.

Dikey çizgi gücü ifade eder, yatay çizgi dinginliği

Kompozisyonda en önemli husus olan kadrajlamayı ve altın oranı açıkladıktan sonra çizgiler konusuna değinebiliriz. İster insan yapısı olsun, ister doğal, matematik gibi geometri de kainattaki estetiğin önemli bir parçasıdır. Geometrik şekiller de yaşamın doğal bir parçasıdır. Şekiller anlaşıldığında kompozisyonumuza güç katacaktır. Fotoğrafta en çok karşımıza çıkan şekil, çizgilerdir. Her şeyde olduğu gibi çizgilerin şeklinin de manası vardır. Dikey çizgiler, güçlülüğü ifade eder, yatay çizgiler de dinginliği. Diyagonal çizgiler ise hareketi çağrıştırır; bu sebeple fotoğrafa hareket katar. Üç çizginin de kullanıldığı bir fotoğrafımı paylaşıyorum. Giriş fotoğrafında gün batımında Haliç Köprüsü’nü görüyoruz. Yatay ufuk çizgimiz, gün batımının dinginliği hissini verirken köprü, çapraz bir açıda çekildiği için fotoğrafta hareket hissediliyor. Aynı zamanda köprünün telleri de yine diyagonal çizgiler oluşturarak bu hareketi güçlendiriyor. Son olarak köprünün ayağı dik bir çizgi oluşturarak köprünün gücünü ve sağlamlığını vurguluyor. Köprü yandan çekilmiş olsaydı o zaman yatay çizgiler daha ön planda olacak ve dinginlik hissi daha yoğun olacaktı.

DOĞAL KADRAJLAMA

Kompozisyon oluşturmada bir diğer metot da “Doğal Kadrajlama”dır ve en sevdiğim kompozisyon yöntemlerinden biridir. Doğal kadrajı, objenin etrafında oluşmuş doğal bir çerçeve olarak da düşünebiliriz. Kapı, pencere gibi nesneler, ilk aklımıza gelen doğal kadrajlardır. Algıyı direkt obje üzerine çektiği gibi çevresinde hoş bir görsel de yaratır. Bunu da gösteren çeşitli kareler paylaşıyorum. İlk görselimiz bu yaz Saros Körfezi’nde bulunan İbrice noktasında çektiğim bir fotoğraf. Burada çok güzel bir su altı tüneli bulunur. Dalış yapıyorsanız ve klostrofobiniz yoksa tavsiye edebileceğim müthiş bir yerdir. Bu tünel, doğal kadraj olarak kullanıma çok müsaittir. Bu karede de tünelin, fotoğrafın etrafında nasıl doğal bir çerçeve oluşturup ilgiyi dalgıcın üzerine çektiğini görüyoruz. Bu tip karelerde ters ışık olduğu için pozlamanın mutlaka manuel olarak ayarlanması gereklidir. Aksi takdirde fotoğrafta ışık patlamaları yaşanabilir.
Kompozisyon sonsuz bir konudur ve burada sık kullanılan yöntemleri size açıklamaya çalıştım. Belli kurallar olsa da bazen bu kuralları çiğnemek çarpıcı sonuçlar verebilir. Bol bol deneme yanılma yapmalısınız. Sizlere tavsiyem sık sık eski filmleri izlemeniz. Benim gözümün gelişmesinde Stanley Kubrick’in filmlerini izlemenin büyük faydası oldu. Tam bir simetri hastası olan Kubrick filmlerinde mükemmel kadraj nasıl yapılır görürsünüz. Kubrick, hayalindeki görüntüyü elde edebilmek için sahneleri defalarca çekermiş ve çalışması çok zor bir yönetmenmiş. O zamanlar her şey analog filme çekildiği için harcanan emeği tahmin edebilirsiniz.


Yazımı burada sonlandırıyor ve uzun süren pandemi döneminin ardından nispeten psikolojik olarak daha rahat geçirdiğimiz yaz mevsiminde, çektiğim fotoğraflarla sizlere şimdilik veda ediyorum. Gelecek sayımızda görüşmek üzere!