YONETMEN *** Local Caption *** *ISTANBUL KULTUR SANAT VAKFI (IKSV) TARAFINDAN 5-16 NISAN TARIHLERINDE GERCEKLESTIRILECEK 38. ISTANBUL FILM FESTIVALININ SINEMA ODULLERI SAHIPLERI BELIRLENDI. FESTIVALIN YASAM BOYU BASARI ODULU USTA YONETMEN SERIF GORENE VERILECEK (21.12.2018 SABHA TASRA)
1944 doğumlu Şerif Gören, 8 Aralık 2024’te aramızdan ayrıldı. Ölümü büyük üzüntü yaratan Gören, üretken ve son derece yetenekli bir sinemacıydı. Şerif Gören’in sineması, ülkenin dört yanındaki tükenmek bilmeyen sorunların, etkileyici bir sinema diliyle anlatılmış öyküleridir. Bunlar, açık etmekten çekinmediği dünya görüşüyle ve sarsıcı bir gerçeklikle ortaya koyduğu, onlarca sarsıcı hayatın ve çeşit çeşit zorlu mücadelenin filmleridir.
YAZI: ESRA BERK EREN
1962 yılında sinemaya kurgucu olarak adım atan Şerif Gören, ilerleyen yıllarda asistan ve yönetmen yardımcısı olarak Mehmet Aslan, Osman Seden, Yılmaz Atadeniz, Memduh Ün, Atıf Yılmaz ve Yılmaz Güney gibi dönemin önemli isimleriyle çalıştı. Bu yönetmenlerden edindiği deneyimlerle beslenerek kendi sinemasal üslubunu yarattı ve Türk sinemasında kendine özgü bir yer edinmeyi başardı.
Şerif Gören, 1974’te ilk filmi “Endişe” ile Antalya Film Festivali’nde En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil 6 dalda ödül kazandı.
TÜRK SİNEMASINDA BİR ORTAKLIK VE BAŞARI HİKAYESİ
Şerif Gören’in sinema yolculuğunda Yılmaz Güney’le olan iş birliği önemli bir yer tutmaktadır. 1969 yapımı “Bir Çirkin Adam” filminde Güney’e asistanlık yapmaya başlayan Gören, onunla “Acı”, “Ağıt”, “Baba”, “Kaçaklar”, “Umutsuzlar”, “Arkadaş” ve “Vurguncular” gibi filmlerde çalışmıştır. “Umut” filminde hem yardımcı yönetmenlik hem de kurgu yapmıştır. Bu iş birliği “Arkadaş” filminde de devam etmiştir. 1974 yılında, senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı “Endişe” filminde yardımcı yönetmen olarak başlayan Gören, Güney’in hapse girmesiyle yönetmenliği üstlenmiş ve bu film 1975’te düzenlenen 12. Altın Portakal Film Festivali’nde “en iyi yönetmen”, “en iyi film” ve “en iyi senaryo” ödüllerini kazanmıştır.
“YOL” FİLMİYLE GELEN ULUSLARARASI TANINIRLIK
Güney-Gören birlikteliğinin en önemli iş birliği 1982 yılında senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı ve Şerif Gören’in yönettiği “Yol” filmi olmuştur. Bu film, Cannes Film Festivali’nde Costa Gavras’ın “Kayıp (Missing)” filmiyle birlikte büyük ödül olan Altın Palmiye’yi kazanmış, bu ödülü alan ilk Türk filmi olarak tarihe geçmiştir.
1960’lardan 2000’lere uzanan uzun soluklu bir sinema yolculuğu…
Şerif Gören, sinema yolculuğunda farklı türlerde filmler yaratmış bir yönetmendir. Filmlerinde dönemin sorunlarını; doğayla insanın mücadelesi, toplumsal çatışma, sınıfsal ilişkiler, töre sorunları, toplumsal değişimin kaçınılmazlığı, kadının toplumdaki yeri ve yaşadığı sorunlar gibi temalarla ele alır. Gören, sade ve akıcı bir anlatı tarzıyla eserler verirken karakterleri toplumun yok saydığı, kimlik bunalımları yaşayan, uyumsuz, silik ve aykırı kişiliklerdir.
“Köprü”, “Almanya Acı Vatan”, “Derman”, “Kurbağalar”, Yılanların Öcü”, “Katırcılar”, “Polizei”, “Amerikalı” gibi birçok filmde Şerif Gören, farklı konulara farklı coğrafyalardan bakarak geniş bir perspektif sunmuş, son filmi 2011 yapımı “Ay Büyürken Uyuyamam” olmuştur.
“Sen Türkülerini Söyle”, “Endişe”, “Deprem”, “Amerikalı”, “Gelincik”, “On Kadın”, “Nehir”, “Tomruk”, “Firar”, “Herhangi Bir Kadın”ın da aralarında bulunduğu birçok filme imza attı ve ödül kazandı. Son filmi “Ay Büyürken Uyuyamam”ı 2011 yılında çeken Gören’in senaryosunu da yazdığı bu film, kariyerinin son filmi oldu.
SİNEMA VE ÖRGÜTLÜ MÜCADELE
Şerif Gören’in sinema yolculuğu yalnızca film üretimiyle sınırlı kalmamış, aynı zamanda sinemanın örgütlü mücadelesinde de etkin bir rol oynamıştır. Sendika başkanlıkları yapmış, yönetimlerinde yer almış ve sinema emekçilerinin haklarını savunmak için çalışmıştır.
Şerif Gören, 1960’larda başladığı sinema kariyerini farklı türlerde filmlerle taçlandırarak özgün ve akıcı anlatımıyla ön plana çıkmıştır. Sessiz ve saygın kimliğiyle Türk sinemasında önemli bir yer edinmiştir. Sinemaya adanmış bir yaşamın öyküsü, sadece yarattığı eserlerle değil, aynı zamanda sinema emekçilerinin haklarını savunmadaki kararlılığıyla da şekillenmiştir. Şerif Gören’in mirası, Türk sinemasında her daim hatırlanacak ve genç nesillere ilham kaynağı olacaktır.