Nisan24 , 2025

Shakespeare’in ünlü oyunu Hamlet’ten bir sahne: Ofelya

İlgili Yazılar

Tarihi, moda üzerinden okumak

Birbiriyle çelişiyor gibi görünse de modanın da bir sanat...

Özalp Birol: Pera Müzesini çok yönlü bir platform olarak görüyorum

Kültür-sanat hayatımızın önemli aktörlerinden ve sanat gündemini belirleyen kurumlardan...

Sinemanın Kalbi Bir Kez Daha İstanbul’da Atıyor: 44. İstanbul Film Festivali Başladı

Türkiye’nin en köklü ve prestijli film etkinliği olan İstanbul...

Genco Erkal’ın ardından: İnsan neyle yaşar…

Sinemada önemli başarılara imza atmış, tiyatroda olduğu gibi toplumsal...

Türk piyano mirasını koruyan ve geliştiren sanatçı: Hande Dalkılıç

Türk bestecilerini Türkiye ve dünyada yaptığı konserler ve CD’lerle...

PAYLAŞMAK GÜZELDİR!

İngiliz ressam John Everett Millais, yeşillikler ve çiçekler için tam beş ayını, sudaki kız için ise dört ayını harcadığı eserinde, Shakespeare’in ünlü oyunu Hamlet’in bir sahnesini tasvir ediyor:

İNCELEME: @ResimVesaire

İngiltere’nin başkenti Londra’da, sergilendiği Tate Britain’ın en çok ziyaretçi çeken resmi olan Millais’in Ofelya’sı, gelmiş geçmiş en iyi Shakespeare resmi ve çiçek detaylarıyla da o zamana kadarki en gerçekçi doğa resimlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Millais’in oğlu John, mektuplarından birinde babasının çiçeklerinin gerçekçiliğinden bahsederken, öğrencilerini kırlara götüremeyen bir botanik profesörünün, çiçekleri göstermek icin onları Ofelya resmini görmeye getirdiğini anlatıyor.

 

Ofelya’nın sevgilisi Hamlet, oyunun kötü adamı Kral Claudius’un başdanışmanı ve kızın babası olan Polonyus’u öldürür. Bunu öğrenen Ofelya, üzüntüden aklını yitirir, çiçek toplarken dereye düşer ve bir şarkı mırıldanarak yavaş yavaş sulara gömülür. Millais, işte bu trajik ölümü resmetmiş.


Millais, Temmuz 1851’de yapmaya başladığı Ofelya’nın arka planındaki yeşillik ve çiçekleri, haftanın altı günü, sabah 8’den akşam 7’ye kadar çalışarak tam beş ayda bitirmiş.

Ressam, Ofelya’ya model olarak arkadaşının bir şapka dükkanında çalışırken keşfettiği 19 yaşındaki Elizabeth (Lizzie) Siddal’ı kullanmış. İkinci el kıyafetçiden aldığı bir elbiseyi Lizzie’ye giydirmiş, kendi stüdyosunda suyla doldurduğu ve kandillerle alttan ısıttığı bir küvete sokmuş ve Ofelya’yı bitirmek için dört ay daha harcamış.

Kandiller bir keresinde sönmüş ve Lizzie  şiddetli bir soğuk algınlığına yakalanmış. Kızın babasının, ressamı mahkemeye vermekle tehdit etmesi üzerine Millais doktor faturalarını ödemeyi kabul etmiş ve hakim karşısına çıkmaktan öyle kurtulmuş. Fatura miktarına gelince… O zamanın parasıyla 50, günümüz parasıyla 7 bin sterlin, yani tam 320 bin lira!

 

Ofelya, sembolik anlamları olan çiçeklerle çevrelenmiş:

Solda: Salkım söğüt ağacı, terk edilmiş aşkın sembolüdür.

Ortada: Gelincikler, keder ve ölümü, papatyalar ise masumiyeti simgeler.

Sağda: Söğüt dallarının etrafında büyüyen ısırgan otu da acıyı temsil eder.

 

Solda: Pembe güller, Ofelya’nın kardeşi Laertes’in kendisine “Mayısın gülü” dediği sahneye bir atıf. Ayrıca gençlik, aşk ve güzellik gibi pek çok sembolik anlamı var.

Ortada: Unutma beni çiçekleri ise Ofelya’dan Hamlet’e adeta son bir mesaj.

Sağda: Ofelya’nın boynundaki menekşeler, yine oyundaki bir sahneye atıf: “Size menekşeler verirdim, ama babam ölünce hepsi soldu…” Menekşeler aynı zamanda sadakat ve iffeti simgeliyor.

 

Millais’in arkadaşının, “Arkadaşlar! Ne kadar muazzam güzellikte bir varlık bulduğuma inanamazsınız! O bir kraliçe gibi ve olağanüstü uzun!”

sözleriyle anlattığı ve zamanının süper modeli olarak kabul edilen Lizzie Siddal, aynı zamanda başarılı bir şair ve ressam.

Zor bir hamilelik sonrası bebeğini düşüren ve bu yüzden depresyona giren Lizzie, bir akşam yatmadan önce, hayatı boyunca bağımlısı olduğu ve o zamanlar sakinleştirici ve ağrı kesici olarak kullanılan laudanum isimli ilaçtan alıyor ve bir daha uyanmıyor.

Lizzie’nin sadece 32 yaşında hayata veda etmesinden sonra, Ofelya’nın kucağındaki gelincik çiçeği ayrı bir anlam daha kazanıyor. Çünkü Lizzie’nin ölümüne sebep olan laudanum, gelincik çiçeğinden elde ediliyor…

 

Shakespeare, Kraliçe Victoria dönemi İngiltere’sinde, ressamların en sevdiği ilham kaynaklarından biriymiş. Ofelya karakteri de sergilerde sıkça yer verilen konulardanmış.

1. Alexandre Cabanel, 1883

2. Arthur Hughes, 1865

3. John William Waterhouse, 1889