Temmuz27 , 2024

Feyhaman Duran: iki dünya arasında…

İlgili Yazılar

Türk sanatının zarif temsilcileri

Geleneksel Türk sanatlarının ve kültürünün yaşatılmasında, dünyaya tanıtılmasında büyük...

“Biz onu en çok siyah beyaz görüntülerinden sevdik…”

“İlk işimiz Atatürk belgelerini kurtarmak. Bunu bu ülkeye ve...

Bir nesil onun sesiyle büyüdü: Jeyan Tözüm

Tiyatro, sinema ve seslendirme bütün olarak bir insan olsaydı...

“Fotoğraf, benim için müthiş bir terapi aracı oldu”

Uzun yıllardır fotoğraf sanatı ile ilgilenen iş insanı Serhan...

“Fotoğraf makinem, fırçam; yaşamın kendisi ise boyalarım oldu”

Çektiği fotoğraf karelerine yaptığı dijital müdahalelerle ortaya koyduğu eserlerinde...

PAYLAŞMAK GÜZELDİR!

Feyhaman Duran, Çağdaş Türk Resminin gelişim süreci içerisindeki önemli aşamalardan birini oluşturan 1914 Kuşağı’nın kişiliğini ön plana çıkaran temsilcilerindendir.

17 Eylül 1886 tarihinde İstanbul Kadıköy’de, doğan sanatçı, 1908 yılında Galatasaray Sultanisi’ni bitirdi. 1910 yılında Abbas Halim Paşa, sanatçının yeteneğini fark ederek aile bireylerinin portrelerini ısmarladı ve sonunda Feyhaman’ı aynı yıl resim eğitimi için Paris’e yolladı. Feyhaman, Académie Julian’da, dinsel ve tarihsel konuların yanı sıra natürmort ve portrelere ağırlık veren, “akademik” bir ressam olan Jean-Paul Laurens (1838-1921) ile oğlu Paul Albert Laurens atölyelerinde; Ecole des Beaux-Arts’da Fernand Cormon (1845-1924) atölyesinde ve Arts Decoratif’te eğitim aldı. 1925 yılında kendisi gibi ressam ve hattat olan Güzin Hanım ile yaptığı evlilik bir ömür boyu sürmüştür.

 

Feyhaman ve Güzin Duran, 1943-47 yılları arasında Topkapı Sarayı Müzesi’nde sık sık çalışmalar yaptılar. Savaş sırasında müze koleksiyonunun bir bölümü Niğde’ye taşınmıştı ve müzeye ziyaretçi alınmıyordu. İzin alarak sarayda çalışma olanağı bulan Feyhaman ile eşi, bu sakin ortamdan yararlandı; Feyhaman sarayın içi ve dışından çeşitli görünümleri tuvaline geçirirken, Güzin Hanım da suluboya karagöz figürleri çalışıyordu.

Güzel Sanatlar Akademisi’nde atölye şefi olarak çok sayıda öğrenci yetiştiren sanatçının tüm yaşamı, resimden ve çok sevdiği eşi Güzin Hanım’dan oluşmuştu; işinden arta kalan zamanı evinde eşiyle ve resim yaparak değerlendiriyor, bu arada lisede resim öğretmeni olan Güzin Hanım’ın pek çok resmini yapıyordu. Yaşamının son iki yılında görme yetersizliği nedeniyle resim yapamayan sanatçı, 6 Mayıs 1970 tarihinde yaşama veda etti.

Duran, tüm yaşamı boyunca Doğu ile Batı’yı aynı anda deneyimlemesinin etkilerini eserlerine yansıtmış bir sanatçıydı. Cumhuriyet Türkiyesi’nde portrelere duyulan ihtiyaçtan dolayı en çok bu alandaki işleriyle anılan sanatçı aynı zamanda natürmort, peyzaj gibi farklı türlerde de aynı üretkenlikte eser verdi. 2017 yılında gerçekleştirilen, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin (SSM), ev sahipliği yaptığı “Feyhaman Duran. İki Dünya Arasında” isimli sergi, sanatçının, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e geçiş sürecinin izlerini yansıtan sanat pratiğinin izinde söz konusu dönemin tüm çatışma ve gelişmelerini gözler önüne seriyordu. Sergi, çöküş yıllarını yaşayan bir imparatorluktan, sanat dünyasının beşiği Paris’e giden, sonrasında yurda gelişinde ise kendini keskin bir dönüşümün ortasında bulan Duran’ın, bu yolculuklarının, sanatını nasıl şekillendirdiğini yansıtıyordu.